• Merhaba, seni biraz tanıyabilir miyiz?

→ Merhaba, ben Sena Nur Kekeç. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dönem 3 öğrencisiyim. Türkçe programda eğitim görüyorum.

  • Sence hangi üniversitede Tıp okuduğun önemli mi?

→ Biraz zor bir soru 🙂 Farklı üniversitelerdeki arkadaşlarımı da göz önünde bulundurduğumda elbette her tıp fakültesinin bir olmadığını söyleyebilirim. Ama bu farkların çok büyük olduğunu düşünmüyorum. Sonuçta nereden mezun olursan ol pratisyen hekim oluyorsun ve herkesle eşitleniyorsun.  Ama tercih döneminde akademik kadronun ve laboratuvarların yeterliliğinin önemli bir belirteç olması gerektiğini düşünüyorum.

  • Bulunduğun üniversitenin size sunduğu avantajlar, dezavantajlar nelerdir?

→ Ankara Üniversitesi çok köklü bir üniversite ve bunun da birçok avantajı oluyor elbette. En yakın örnek olarak pandemi sürecini gösterebilirim. Online eğitim konusunda üniversitemizin altyapısı yıllardır var olduğu için çok fazla sıkıntı çekmedik ve derslere devam konusunda birçok üniversiteden daha verimliydik. Ayrıca üniversitenin spor komplekslerinin de gayet yeterli olduğunu söyleyebilirim. ÖSYM sıralamanıza bağlı olarak TÖMER gibi köklü bir dil kursundan da güzel indirimler alabiliyor ve farklı diller öğrenebiliyorsunuz. Tıp fakültesine giriş sıralamalarını göz önünde bulundurduğumuzda bu indirimlerin gayet büyük olduğunu söyleyebilirim. Akademik kadrosu gerçekten çok iyi, neredeyse bütün derslerimize profesörler giriyor ve ilgilenen öğrencilere karşı çok yardımcı oluyorlar. Bu da gerçekten belli bir konuya karşı ilgisi olan öğrenciler için çok güzel fırsatlar doğurabiliyor. Barınma açısından da üniversitemizin güzel imkânları var. Belirli yerleşkelerde öğrenci evleri bulunuyor ve bunların fiyatları gayet uygun. Tıp fakültesi için konuşmam gerekirse Cebeci yerleşkesinde bulunan öğrenci evi (öğrenci evinden kastım yemekhanesi yerine her katta mutfakları olan bir öğrenci yurdu:) )  hem hastanenin yanında, hem de ilk üç sene teorik eğitimlerimizi tamamladığımız Morfoloji binasına çok yakın. Okul ve hastane arasında da belirli saatlerde hizmet veren ücretsiz ringler var, ulaşım derdi olmuyor yani (öğrenci evi metroya da yakın, sadece okula değil herhangi bir yere de ulaşım derdi olmuyor). Yine övmüş gibi olacağım ama üniversitemiz en sosyal üniversitelerden biridir ve bünyesinde birçok farklı öğrenci topluluğu bulundurmaktadır. Tıp fakültesinin de kendine özgü hem bilimsel hem de sosyal birçok farklı öğrenci topluluğu vardır. Ankara’da kütüphane bulmakta zorlanmazsınız ama tıp fakültesi bünyesinde bir adet kütüphane (ki istediğin her türlü tıbbi yayına erişebilmeniz mümkündür) iki adet de çalışma salonu bulunmaktadır. Tabii ben bu kadar övdükten sonra hiç mi dezavantajı yok diye düşünebilirsiniz. Dezavantaj olarak gösterebileceğim şeylerden biri kontenjan olabilir. Bir tıp fakültesi için çok kalabalık olduğumuzu düşünüyorum. Teorik eğitimlerde bir sorun çıkarmıyor bu kalabalık ancak pratik eğitimlere geçtiğimizde her ne kadar gruplara bölünsek de ders verimini bir miktar olumsuz etkilediğini düşünüyorum. Ayrıca Morfoloji binamızın güvenlik konusunda birkaç eksiği de var. Eğitim aldığımız hocalarımız aynı zamanda hasta da baktıkları için okula girişlerde kimlik kontrolü yapılmıyor. Ama bunun kısa sürede düzeleceğini düşünüyorum çünkü geri bildirimlerimize çok değer veren bir dekanlığımız var (yine avantaj oldu 🙂 ).

  • Tıp okumak zor mu?

→ Tıp okumak bazen çok zor bazen de az zor geliyor. Ama kendimden yola çıkmam gerekirse, ne kadar zor olursa olsun beni doktor olmaya bir adım daha yaklaştıran her olayda yaşadığım o çocuksu sevinç bu yoldan neden vazgeçmemem gerektiğini anlatıyor bana. Severek girdiğinizde dahi yer yer bırakmak isteyeceksiniz belki. Ama sınavlar geçince ‘Seviyorum bu bölümü ya’ demeye geri başlayacaksınız.

  • Fakülte ve kampüs ortamı nasıl?

→ Tıp Fakültesi olarak diğer fakültelerden ayrı bir kampüsteyiz. Bu biraz sıkıcı olabilir tabii. Ama kendi kendine de gayet yeten bir fakülte olduğumuzu düşünüyorum. Internetten biraz görsellere de bakarsanız gayet güzel yeşil alanları, sahaları olan bir ortam göreceksiniz. Zaten Morfoloji binası içine girdiğinizde müzeyi andıran bir ortama sahip, öyle de güzel bir taş bina 😊

  • Bulunduğunuz şehirde öğrenci olmak nasıl, kolay mı? (Ulaşım, kira vs.)

→ Ankara zaten memurlar ve öğrenciler şehri. Ulaşım çok rahat. Barınma konusunda KYK’lar maalesef yetersiz ama birçok özel yurt imkanı var. Kiralar bölgelere göre değişiyor elbette . Cebeci Hastanesi( Ankara Tıp’ın iki hastanesi var, biri İbni Sina, diğeri de Cebeci) Mamak tarafına biraz daha yakın olduğu için o taraflarda kiralar daha uygun mesela. Öğrenci şehri olduğu için de öyle bekara/öğrenciye kiraya verilmez olayları nadir görülür. Sosyal imkanlar açısından belki bir İstanbul değil ama öğrencilik için çok rahat ve keyifli bir şehir olduğunu düşünüyorum ben.

  • Kadavrayı kaçıncı sınıfta gördünüz? Görünce neler hissetin?

→ Gelelim yıllardır tıpla ilgili değişmeyen o soruya. Herkesin heyecanla beklediği olay kadavra görmek. Birinci sınıfta ikinci dönem itibariyle kadavra görmeye başladık. İlk önce çok heyecanlandım, ne tepki veririm acaba diye habire düşündüm. Ama gördüğünüzde o kadar doğal bir şey olarak geliyor ki. Eğitiminizin bir parçası olan bir şey zaten ve görünce korku, hüzün gibi aşırı duygular yaşamıyorsunuz. O kadar heyecanlanmaya asla gerek yok 🙂

  • Sınav sisteminiz nasıl? Komite nedir?

→ Sınav sistemimiz modüler sistem. Evet, birçok fakültenin komite dediği şeye biz modül diyoruz 🙂 Basitçe anlatmak gerekirse, birinci sınıfın ikinci modülü eklem ve kemiklerle ilgiliydi. Yaklaşık iki aylık bir sürede kemiğin ve eklemin anatomisini, histolojisini, embriyolojisini ve bağlantılı diğer konuları görüyorsunuz. Bu iki ayın sonunda da modül sınavınız oluyor. Yıl içinde görülen modül sayıları sınıf atladıkça değişiyor. Teorik sınavların yanı sıra o modül içinde gördüğünüz pratik eğitimlere bağlı bir de uygulama sınavınız oluyor. Sene sonunda da final dediğimiz  bütüüüüün seneyi kapsayan bir sınavınız oluyor ki finale çalışmak en zorudur, ama imkansız değildir elbette geçilir 🙂

  • Sınıfı geçmek çok mu zor? Sürekli ders mi çalışıyorsunuz?

→ Herkesin kendine özgü bir çalışma sistemi oluyor tabi. Bir günü gününe çalışanlar var ki onlar genelde derece öğrencisidir. Bir 8 haftalık modül sürecini 4 hafta yat 4 hafta çalış şeklinde çalışanlar var ki ben onlardanım, bana kalırsa ideal ve ortalama:) Bir de 6 hafta yat 2 hafta çalış gibi bir düzene sahip olanlar var. Kendinize uygun olanı bulmak pek zor olmayacaktır. Sınıf geçme konusunun da gayet kolay olduğunu düşünüyorum. Ekstrem bir sorun olmadığı sürece kalmazsınız.

  • Ders çalışırken nasıl metodlar uyguluyorsun, ezberin iyi olması gerekli midir?

→ Ben maalesef yazarak çalışıyorum. Faydalarını gördüm ama insanın ömrünü tüketen bir metod, tavsiye etmiyorum. Ezberinizin biraz iyi olması gerekiyor evet ama bu zaman içinde de oturabiliyor. Bir arkadaşım hocamıza sayısalcı olduğumuzu ve bu ezberlerin ağır geldiğini söylemişti mesela. Hocamız da ‘ Evet şimdi zorlanabilirsiniz ama hastaneye geçtiğinizde sayısalcı yönünüzün faydalarını göreceksiniz. Orada bizim analitik düşünebilen ve bağlantı kurabilen öğrencilere ihtiyacımız var.’ demişti. Ben de sabırla ezber yapmaya çalışıp hastane günlerini bekliyorum 🙂 Ki maruz kalma etkisinden dolayı uzun süreli de olsa bazen kendiliğinden bir şeyleri ezberleyebiliyorsun.

  • Pratik derslere ne zaman başlıyorsunuz?

→ Aslında birinci sınıftan itibaren pratik derslerimiz var. Laboratuvar uygulamaları olsun, basit müdahaleler olsun birçok şeyi öğrenmeye başlıyorsunuz. Kalp masajı, bandaj uygulaması, boyunluk takma, hasta taşıma gibi şeyleri birinci sınıfta öğreniyor ve sene sonunda sınava giriyorsunuz mesela. Yine ikinci sınıfta da iğne yapma, kan alma, dikiş atma gibi temel şeyleri öğreniyorsunuz.

  • Hastanedeki dersleriniz kaçıncı sınıfta başlıyor?

→ Hastanede eğitim görmeye 4. sınıfta başlıyoruz. Zaten 4. sınıfın başında bir önlük giyme töreni daha oluyor (ilki birinci sınıfta) ve ‘Stajyer Doktor’ gibi güzel bir unvan alıyorsunuz.

  • TUS nedir?

→ TUS’un açılımı ‘Tıpta Uzmanlık Sınavı’ dır. Normalde okuldan mezun olduğunuzda pratisyen hekim olarak atanıyorsunuz. Eğer belli bir alanda uzmanlaşmak isterseniz( dahiliye, genel cerrahi, pediatri, kardiyoloji vb onlarca alan var) bu sınava giriyorsunuz. Bu sınav tüm tıp fakültesi eğitimini kapsıyor, yani biraz zor bir sınav. Aynı üniversite sınavı gibi aldığınız puana göre herhangi bir fakülte veya devlet hastanesinde istediğiniz uzmanlık için tercihler yapıyorsunuz. Bu uzmanlık eğitimleri de alanına göre değişmekle birlikte 3-5 yıl sürüyor. Uzmanlık yaparken asistan doktor sayılıyorsunuz ve maaş almaya devam ediyorsunuz, yani 6 yıl okudum bir o kadar daha mı okuyacağım bu ne demeyin 🙂

  • Bölüm seçimi ne zaman yapılıyor?

→ Bir önceki soruda da dediğim gibi bölüm seçimi mezun olduktan sonra yapılıyor. Bunu akrabalara anlatmakta biraz zorlanabilirsiniz 🙂

  • Tercih dönemindeki arkadaşlara, okuduğun üniversiteyi ve bölümü önerir misin?

→ Ben okuduğum üniversiteyi de bölümümü de öneririm. Gayet memnunum.

  • Son olarak üniversiteye yeni geçen arkadaşlarımız için söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?

→ Belki de geçireceğiniz en sıkıntılı dönem tercih dönemi. Çok fazla seçenek var ve karar vermek zor. İlk önce istediğiniz bölümü kafanızda belirleyin. Sonra da okumak istediğiniz şehri. Nerede mutlu olurum sorusunu sorun kendinize. İnşallah hepiniz kendiniz için en güzel, en hayırlı bölümlere üniversitelere yerleşirsiniz. Şimdiden hayırlı olsun 🙂

SORULARINIZ İÇİN: