Kategori: Faaliyetler (Page 1 of 2)

BİR LAHZA

Selam dünya. Her gün gözlerimi araladığımda selamladığım gibi selamlıyorum seni. Önce seni de var edeni, senden ötelerde başka yaratılmışları ve senin içinde Yaradan’dan ötürü sevdiğim yaratılanları. En güzel dua ve dileklerimle selamlıyorum seni, bizatihi kendimi. Tıpkı yıllar evvel annemizin bizlere yaptığı gibi. Onların merhamet dolu kalbinden bir parça mı geldi bizlere de? Belki, ama hayır hayır, O’nun merhametinin zahiri bizimkiler. Sevgili dünya, bazen çok inciniyor kalbim yaşamaya devam ettiğim sürece olanları gördükçe. Yaşama merhametle başlayan biz insanoğlu nasıl da karmaşık bir hale geldi böyle?

Devamını Oku

MESCİD-İ AKSA

Çünkü Kudüs; ilk kıblemiz, ikinci mescidimiz ve üçüncü haremimiz Mescid-i Aksa’yı bağrında barındırmaktadır.
Çünkü Kudüs; İsra ve Miraç mucizelerinin gerçekleştiği beldedir. Peygamber Efendimiz (sav) Mescid-i Aksa’da bütün peygamberlere namaz kıldırmış ve Allah (cc) nün huzuruna buradan çıkmıştır.
Çünkü Kudüs; 400 yıl Osmanlı himayesinde kalmış ve bu döneme ait yüzlerce tarihi eseri içinde barındıran bir İslam şehridir. Bu eserlerin bir çoğu cami ve mescitlerden oluşmakta ve Kudüs’ün İslami kimliğini yansıtmaktadır. Bu eserlerin yok olması Kudüs’ün İslam kimliğinin yok olması demektir.

Devamını Oku

ZEYTİN

Barış, kutsallık, bilgelik gibi nice güzel anlamlara sahiptir, zeytin. Ömrü öyle uzundur ki zeytin ağaçlarının… Nice destanlarda ve kutsal kitaplarda geçer adı. Gelişeceği toprakları mesken edinir ve kökünü toprağa verir. Bir taraftan yeşillik kazandırırken doğaya bir taraftan zeytinleriyle lezzet verir sofralara. Sabah aç uyandığımızda atıveririz ağzımıza bir zeytin tanesi, yağı ile pişiririz yemekleri. Bir arkadaşımız ile küsüştüğümüzde dahi uzatırız, barışırız; zeytinden bir dal ile. İbadetlerimizde onun üzerine yemin ederiz. Yaşamımızın her alanında vardır ve ‘ben buradayım’ diyerek varlığını haykırır. Ancak sadece bu yönleriyle sınırlamamak lazımdır. Belki de en önemlisi zor koşullara da dayanma gücüdür. Tıpkı onu Filistin topraklarında yetiştiren halkın yaşam koşullarının da zor olması, birileri tarafından zorlaştırıldığı gibi. Bir nedeni de budur belki ‘bir’ görmemiz Filistin’li kardeşlerimiz ile zeytin ağaçlarını. Zorluğa karşı direnmeleri nasıl da ‘ben bu topraklara aidim’ der gibi. ‘Bu toprakta köklerim var oldukça barışı haykırmaya devam edeceğim’ diyor sanki. Zeytin ağaçlarının bu kararlılığı, Filistin halkının topraklarına olan kararlı duruşuyla aynı, öyle değil mi? Belki Filistinli kardeşlerimizin de bir niyeti; yetiştirirken zeytin ağaçlarını, haykırmak barışı ve kararlılığı!

LİMON

Bahçesi olan insanlar meyve ağaçları ile donatmayı önemli bulurlar. Toprağı kendisine emanet edilen insanlar meyve ağaçları dikmeye özen gösterir, meyvesini ikram eder ancak bu emanetine sahip çıkar. El emeği ile oluşturduğu bahçesini gözü gibi bakar. Bahçesindeki ağaçları çiçek açtığında gelen o kokular ise huzur doldurur gönle. Tıpkı limon çiçeklerinin yaydığı kokunun ferahlık ve esenlik vermesinde olduğu gibi. Filistin topraklarında ağaçların önemi olduğu gibi limon ağaçları da dikkatimizi çeker. Limonun ekşi bir tadı olsa da sofralarımızdan eksikliğini de istemeyiz. Çayımıza dahi şifa niyetine ekleriz. Limon çiçeğinin ferahlık veren rayihası peki… Şifa niyetine tadımlarken limonu, ferahlık veren kokusu ile mest oluruz. Bu koku… Limon çiçeğinin bu kokusu; tazeliğin ve yaklaşmakta olan baharın habercisi demek. Belki de Filistin halkı limon ağaçlarını yetiştirirken bir niyeti de yaklaşmakta olan özgürlük baharına ulaşmaktır… Kardan aydınlık sabahları görmeye duadır…

KUFİYE

1930’larda sömürge karşıtı bir giysi olarak kullanılan kufiye, Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) lideri Yaser Arafat’ın 1960’larda kufiyeyı direnişin ve Filistin milliyetçilik mücadelesinin bir sembolü olarak benimsemesiyle yaygınlaşır. Kufiye, dünyanın her yerindeki Filistinliler arasındaki çizgileri bulanıklaştırır ve onları birleştirir. Diasporadaki Filistinliler, protestocular ve dünyanın dört bir yanındaki aktivistler kufiyeyı baskı ve insan hakları ihlallerini anlatmak için bir araç olarak kullanır.

İNCİR

Ağaç gölgelerinde dinlenmek huzura kapı aralar, bu ağaç bir de incir ağacı ise. İncirin kendisi huzur dolu var oluşu tanımlar. Aynı zamanda bolluk ve bereket demektir. Gölgesini bizlerden esirgemeyen incir ağaçları altında dinlenmek insan ruhunu dinginlik ve huzur ile doldurur. Lezzetli meyvesi ile damağımıza hoş gelirken, verdiği gölge ile dinlendirir insanı. Filistin topraklarında da yetişen bu meyve önemli bir hususu saklıyor belki de köklerinde: Filistin halkının kalbinde de yeşermesi beklenen huzurun tohumlarını… Peki ya incir ağacının kökleri? Çok güçlü ve sık olduğu bilinen kökleri. O kökler ki suyu arar, su neredeyse oraya köklerini salar. İhtiyacı olan su incir ağacından uzaklaştırılırsa kökleri o denli güçlü olur ve arar suyunu. İncir ağacının suya susadığı kadar Filistin halkı da özgürlüğüne susadı. Filistin halkı belki de bu nedenle o denli güçlü. Bu mücadele tıpkı incir ağaçlarında olduğu gibi Filistinlilerin gönlünde huzurun tohumlarını yeşertirken, susadığı özgürlüğe de bir sabah ulaştıracak. Olması gereken öyle ki: Su da onların, huzur da.

ANAHTAR

Özellikle 1948’deki Nakba felaketinden sonra geri dönme umuduyla evlerini terk eden ve nesiller boyunca mülteci kamplarında yaşayan Filistinliler için umudun yansımasıdır. Nakba sırasında evlerinden zorla çıkartılan 700 bin Filistinli geri dönme umuduyla anahtarlarını yanına alır. Filistinlilerin “geri dönüş hakkı” bu eski anahtarlar üzerinden refere edilir.

ZAHTER

Bir çeşit dağ kekiği olan zahter de Filistin direnişinin sembollerinden biridir. Filistinliler, “kekik ve zeytin olduğu sürece topraklarımızda kalacağız”, sözünden ilham alarak Filistin topraklarında yetişen bitkilere ne kadar bağlı olduklarına gönderme yapar. Ayrıca birçok Filistinli, meydan okuyan doğası ve farklı iklimlerde hayatta kalabilmesi nedeniyle kendilerini zahter bitkisine benzetir

KAŞIK

Altı Filistinli siyasi mahkum 6 Eylül’de yüksek güvenlikli Gilboa hapishanesinden kaçar. Yeniden tutuklanan Filistinlilerden biri olan Mahmud Abdullah el-Ardah, hücresinden tünel kazmak için kaşık, tabak ve hatta bir su ısıtıcısının sapını kullanır. Altı mahkûmun kaşık kullanarak kazdıkları bir tünelden muhteşem bir firar gerçekleştirmesinin ardından kaşıklar Filistin direnişinin sembollerinden biri olur.

NARENCİYE

1948 Nakba felaketinden önce Filistinli çiftçi ve işadamları için önemli bir ihraç ürünü olan portakal, edebiyat ve sanatta da ulusal kimliğin sembolü haline gelir. Filistinli romancı ve gazeteci Ghassan Kanafani, 1958 yılında Nakba’yı konu alan The Land of Sad Oranges (Hüzünlü Portakallar Ülkesi) adlı kısa öyküsünde portakalları Filistin’in kaybını sembolize etmek için kullanır.

« Older posts