“Sorgulanmamış hayat yaşanmamıştır” demiş Sokrates. Hayatımızın anlamını sorguladığımızda verdiğimiz cevapların özünde ‘inanç’ yatıyor. Sevmeye inanç, heyecana inanç, azme inanç, en çok da iyiliğe inanç. Peki nedir bu inanç? Sözlükte “bir düşünceye çok sağlam bir biçimde, içten, gönülden bağlı bulunma, güvenle doğru sayma” şeklinde geçiyor. Yani aslında bütün bu saydığımız sevmek, heyecan, azim, iyilik durumlarına samimiyetle bağlı olunması demek.

Bizi biz yapan tüm değerlerimizi ifade etme şeklimiz her ne kadar farklı olsa da özünde aynı yerde toplanıyoruz.Biz kendimize, yol arkadaşımıza, Sihat’imize inanarak çıktık bir yola. Her adımda daha iyisini daha çoklarını yapmak istedik. Bu heyecanımız bir süre sonra kalitemizi etkiledi. Dur SİHAT, kendine gel, “Yaptın da ne oldu?” dedik. İçeriği düzelttik. Düzelttik düzeltmesine fakat bu sefer de kendimizin zalimi olduk. Eleştirilerimiz bizi yıprattı. Yine durduk, yalınkat bakabilmeyi öğrendik…Neyi eksik yaptıysak sırasıyla tamamladık ama gördük ki yaptık dediklerimizle bile daha çok başındaymışız. Yoldayız sevgili SİHAT, yürüyoruz birlikte! Yaşanan olumsuzluklardan rahatsız olup değiştirmek adına harekete geçmiş genç hekimler olarak adımlarımızın yolda sağlam kalabilmesi için, hayatlarımızı emanet ettiğimiz kişilerle birlikte yürüyoruz. Yaptıklarımız her daim bir adım öne götürüyor bizi ama elbette sona vardırmıyor. Faydalı olabilmek için olan çabamız boşa değil, meyvelerini topluyoruz elhamdülillah, her meyvemiz bir öncekinden daha lezzetli.Yola çıkmak, yolda daim olmak zor iş. Zorluklar peşi sıra dizilirken gücümüzü toparlayamadığımızda, birbirimize en çok ihtiyacımız olan zamanda, buradayız! Sıkıntıların ve hüzünlerin, başarıların ve sevinçlerin arasında tökezleyerek ilerlediğimiz bu yolda ihtiyacımız olan içimizde saklı. Heyecanına ve azmine inan SİHAT, yolda sebat edebilmenin en önemli adımı bu. Heybeye de tevazuyu attık mı tadından yenmez. Allah’a emanetsiniz…