Bir gönül sofrasında diğer fakültelerden dostlarımızla bir araya gelerek birlikte neler yapabiliriz, nasıl daha iyiye, daha ileriye gidebiliriz diye durup düşündük. Ve tabi ki de çok güzel sonuçlar aldık.
Kısacası bir çay içtik hep birlikte şekeri muhabbetimiz oldu…
Farkında olmalıyız bazı şeylerin. Sadece bizim farkında olmamız da bazı şeyler için elbette ki yeterli gelmez. Her an bizler ya da en sevdiklerimiz ihtiyaç sahibi olabilir. Ve o an her şey için geç kalmış da olabiliriz. İşte her ihtiyaç sahibini bir yakınımız görerek kan, organ, kemik iliği ve kadavra bağışını her yönüyle ele alacağımız bir program gerçekleştirmek istedik. Bu niyetle konunun dini yönünü kendisi de organ bağışçısı olan değerli il müftümüz Sn. Yusuf Can EVİŞ’den, cerrahi yönünü fakültemiz genel cerrahi anabilim dalından Doç. Dr. Tülay ALLAHVERDİ’den ve kadavra konusunu da fakültemiz anatomi anabilim dalından Dr. Öğrt. Üyesi Erengül BODUÇ’tan dinledik.
Aklımızda kalanlardan birer cümle de sizlerle paylaşalım:
“Bir insanı kurtaran tüm insanlığı kurtarmış gibidir.”
“Her bağış yeni bir hayattır!”
“Anatomi derslikleri ölülerin ders verdiği bir yerdir.”
Şunu unutmayalım ki her an hepimiz ihtiyaç sahibi olabiliriz…
Sağlık ve iyiliğin bir bütün olduğunu unutmadan, insani yönünü kaybetmeyen, gerektiğinde hiç çekinmeden ben varım diyebilen ve tüm bunları yaparken de en nitelikli, kendisini en geliştirmiş hekimler olmak idealimizin bir parçası olarak başlattığımız ve konuklarımız ile kitaptan öğrenemeyeceğimiz hayat tecrübelerini bir sohbet havası içinde, küçük gruplar ile konuştuğumuz etkinlik serimizin ilkinde konuğumuz mikrobiyoloji anabilim dalından çok değerli hocamız Dr. Öğrt. Görevlisi Abdullah GÜMÜŞ idi.
Kendisi bizlere şunu gösterdi ki hayat bizler için rutin hale gelen işlerden ibaret değil. Daha çok konuda okumalı, daha çok yer görmeli. Ancak böyle olursa daha yetkin olunur ve daha çok söz hakkı elde edilir…
İlk bağlarını oluşturduğumuz gönül köprülerimizi daha da sağlamlaştırmak ve fakültemize gelen birinci sınıf kardeşlerimize şehrimizin tarihi zeminini göstermek niyetiyle, Gençlik Spor Bakanlığımızın destekleriyle ufak bir yol aldık.
UNESCO dünya mirası listesinde bulunan ve 23 medeniyete ev sahipliği yapan ‘Ani Harabeleri’ gezimiz ile bu harabeler kadar uzun sürecek dostluklar ve muhabbetler elde etmiş olduk.
Güneşin topraklarımızda ilk yükseldiği bu Serhat boyunda, günün en önemli olan öğününde ömrün en güzel anlarını yaşayalım, en güzel başlangıçlara adım atalım istedik. İyiyi, güzeli bilen kendisini her an geliştiren ve hepsinden ziyade insan olduğu şuurunu hiçbir zaman yitirmeyen hekim olmak idealiyle bir araya gelerek önce kendimizi, niyetlerimizi kısaca bizi bizce anlatmaya çalıştık. Sonrasında ise birbirinden değerli büyüklerimiz ile hoş sohbetlerde bulunduk.
Her an kendimizi ileriye götüreceğiz demiştik ya işte ilk adımlarını da atmış olduk.
İyiliğe gönül veren, sağlığın ancak iyilikle buluşunca tamam olacağına inanan bir grup gönül…
Serhat boyundan, güneşin ilk doğduğu topraklardan sağlık ve iyilik meşalesini yakmak için yola çıkan gönül/lüler…
Hiçbirimizin hepimiz kadar güçlü olmadığını biliyor bu sebeple hep birlikte olalım niyetiyle, Yunus Emre düsturuyla kendimizi, niyetlerimizi anlattık…
Yunus’ca bir daveti tekrarladık:
Gelin tanış olalım,
İşi kolay kılalım.
Sevelim, sevilelim,
Dünya kimseye kalmaz.
© 2024 Sağlık ve İyilik Hareketi
Theme by Anders Noren — Up ↑
