1- Merhaba, seni tanıyabilir miyiz?
Merhaba. Ben Zeynep Ebrar Akçelik. Uludağ üniversitesi tıp fakültesinde okuyorum. 1. sınıfı yeni
bitirdim. Artık ikinci sınıfım diyebiliriz.
2- Öncelikle tıp okumak nasıl bir şey, nasıl bir eğitim alıyorsunuz?
Doğruyu söylemek gerekirse liseye devam etmek gibi ama çok daha karmaşık ve daha üst düzey
dersler görüyorsunuz gibi düşünün. Bazen sabah 9’da derse girip 16’da okuldan çıktığım oluyor. Yine
de bölümü seviyorsanız sıkıcı gelmiyor. Özellikle insanın karmaşık yapısının muhteşem düzenini
öğrenmek gerçekten büyüleyici. İleride bu bilgilerle insanların hayatlarına dokunacağımızı bilmek bu
dersleri daha da kıymetli kılıyor.
Şu anda teorik yoğunluklu bir eğitim alıyoruz. İlerleyen zamanlarda pratik dersler giderek artacak.
3- Tıp okumak söylenilen kadar zor mu? Sınıf geçmek ne kadar zor? Sürekli ders mi çalışıyorsunuz?
Yani kesinlikle bölümümüz zor. Fakülteye ilk başladığınızda yeni terimlere alışmakta biraz güçlük
çekebilirsiniz. Zaman geçtikçe anlaşılmaz gelen şeyler yavaş yavaş sizin için anlam kazanıyor, yani
fakülte biraz daha kolaylaşıyor.
Doğruyu söylemek gerekirse final dönemi sınıfı geçemeyecekmişsiniz gibi geliyor. Bütün bir senenin
konularını hatırlamak imkansız gibi düşünüyorsunuz. Bir şekilde hallediyor ve sınıfı geçiyorsunuz.
Evet, belki biraz zor ama imkansız değil.
Biraz klasik bir cevap olacak ama iyi bir planla her şeye vakit ayırabiliyoruz. Evet, ders çalışıyoruz ama
bunun yanında farklı yerleri geziyoruz, kültürel aktivitelere katılıyoruz, okul topluluklarında aktif rol
alıyoruz. Zaten ara ara derslerimizin yoğunluğundan kaçmak istiyoruz, bu nedenle çeşitli aktivitelerle
kafa dağıtmaya çalışıyoruz. Yani kendine vakit ayırmak bir tıp öğrencisi için istek değil, ihtiyaç.
4- Uludağ üniversitesinde okumak nasıl bir şey, üniversitenin iyi ve kötü yanları nelerdir?
Öncelikle köklü bir üniversite olduğu için oturmuş bir sistemi var ve bu öğrenci olarak sizi büyük bir
bilinmezlik çukurundan kurtarıyor. Yönetim kadromuz öğrencilerin çeşitli projeler yapmaları
konusunda destekleyici ve teşvik edici. Öğrenci kulüpleri de oldukça aktif. Kampüs içinde ve dışında
sürekli bir etkinlik var. Ne yazık ki üniversite şehir merkezine biraz uzak ama metro üniversitenin içine
girdiği için ulaşım biraz kolaylaşıyor.
Tıp fakültesi özelinde cevaplamam gerekirse üniversitemizin eğitimi ve akademik kadrosu oldukça
yetkin. Simülasyon merkezimiz var, hastaneye geçmeden burada bazı pratik dersleri görüyoruz ve
kendimizi stajlara hazırlıyoruz. Her okulda böyle bir simülasyon merkezi yok, bu büyük bir avantaj. Tıp
fakültesi kendi içinde öğrenci topluluklarına sahip ve hepsi aktif olarak çalışıyor. Yani herkes kendine
göre bir topluluk bulabilir. Ancak Uludağ Üniversitesi’nin tıp fakültesi biraz zor. Hem ders içeriğimiz
çok yoğun hem de sınavlarımız görece daha zor. Evet, tıp kendisi zaten zor bir bölüm ama burada
biraz daha zor. Türkiye’deki tıpçılar arasında adı çıkmış diyeyim siz anlayın.
5- Fakülte ve kampüs ortamı nasıl?
Üniversitenin büyük bir kampüsü var. Ama tıp fakültesi hastanenin yakınında olduğu için diğer
fakültelere dolayısıyla kampüs ortamına biraz uzak kalıyor. Hastane çevresinde olduğu için hastaneye
gelen çok fazla yabancı insan oluyor etrafta. O yüzden tam kampüs ortamını hissetmek benim için
biraz zor.

Tıp fakültesi özelinde sınıfların fazla kalabalık olduğunu söyleyebilirim. Şu anda Sağlık Bilimleri
Üniversitesi ve Yalova Üniversitesi tıp fakülteleri ile birlikte okuyoruz. Böyle olunca bizim bu seneki
sınıfımız 500 kişiden fazlaydı. Hocalarımız bunu çözmek için efektif çözümler buluyorlar ancak bu
kadar kalabalığın ister istemez bir dezavantajı oluyor.  Binaları yapılınca Sağlık Bilimleri Üniversitesi ve
Yalova Üniversitesi öğrencileri kendi okullarına geçecekler. Sürekli bu kadar kalabalık olmayacağız
yani zaten sınıfta kalanlarla sayımız gittikçe azalacakmış (üst dönemler öyle diyor :))
6- Okulunuzda ve fakültenizde ne tür topluluklar var? Bu topluluklar ne kadar aktif?
Üniversitemizde çeşitli alanlarda birçok topluluk var. Ciddi anlamda her alanda bir topluluk
bulabilirsiniz. Eğer istediğiniz bir topluluk bulunmuyorsa kendiniz yeni bir topluluk da
kurabiliyorsunuz.
Tıp fakültesinin ana kampüste yer almasının bir avantajı olarak diğer fakültelerin topluluklarına ve bu
toplumların etkinliklerine kolayca katılabiliyoruz. Tabi kendi fakültemiz bünyesinde tiyatrodan
fotoğrafçılığa, iyilik temelli topluluklardan münazaraya bir sürü topluluğumuz var ve hepsi de aktif
olarak çalışıyor. Gelince mutlaka kendinize göre bir topluluk bulabilirsiniz yani.
7-Bursa’da öğrenci hayatı nasıl, avantajları ve dezavantajları nelerdir?
Bursa herkesin kendine göre bir şeyler bulabileceği bir şehir. Tarihiyle, deniziyle, dağıyla, yeşilliğiyle
(zaten Yeşil Bursa deniyor), kültür-sanat etkinlikleriyle her kesime çeşitli etkinlik fırsatları sunuyor.
Ben Bursa’yı küçük İstanbul olarak nitelendiriyorum, İstanbul’daki her şeyi daha küçük ölçekte de olsa
burada bulabilirsiniz ama tabii ki bir İstanbul değil.
Daha önce de söylediğim gibi üniversiteden şehir merkezine ulaşım biraz zahmetli. Üniversitenin
yakınında Görükle Mahallesi var, birçok öğrenci orada oturuyor zaten. Görükle öğrenci olarak
ihtiyacımızı karşılayabilecek her şeye sahip.
8- Peki; hangi üniversitede tıp okuduğun önemli mi, üniversitelerin sunduğu eğitimler ne kadar
farklı?
Ben tercih yapmadan önce birkaç doktor ile görüşmüştüm. Hepsinin söylediği ortak bir şey var:
“Köklü bir üniversitede okuyorsan hangisinden mezun olduğunun bir önemi yok. Önemli olan nerede
uzmanlık yaptığın.” Yani bir yıllık tecrübeme – oldukça uzun 🙂 – dayanarak şunları söyleyebilirim:
Mezun olduğunuzda herkes az çok aynı şeyleri öğrenmiş olarak okuldan çıkıyor, sadece
üniversitelerin konuları hangi yıllarda öğrettiği değişiyor. Mesela bizim okulumuzda topografik
anatomi kurulunda kemik, sinir, kas, damar hepsi birinci sınıfta anlatılıyor ama başka bir üniversitede
kas, kemik birinci sınıfta sinir, damar ikinci sınıfta anlatılabiliyor. Ancak asıl fark klinikte anlaşılıyor.
Çok hastanın geldiği ve çok hocanın olduğu bir fakültede daha çok vaka gördüğünüz için ister istemez
daha donanımlı yetişiyorsunuz. Bizim fakültemiz bu konuda oldukça iyi. Köklü bir üniversite olması
dolayısıyla iyi ve oldukça büyük bir akademik kadrosu bulunuyor. Gelen hasta sayısı da çok fazla,
Bursa’dan ve Güney Marmara bölgesinden birçok kişi Uludağ Üniversitesi hastanesine geliyor.
9- Kaçıncı sınıfta kadavra görüyorsunuz? Kadavrayı ilk gördüğünde neler hissettin?
Birinci sınıfta kadavra görmeye başlıyoruz. Ben bu konularda biraz soğukkanlıyımdır bu yüzden
kadavradan çok etkilenmedim. Ancak kadavraların da bir zamanlar bizim gibi yaşadığını, gezdiğini,
güldüğünü düşünmek insana garip hissettiriyor, hatta hayatı ve ölümü sorgulamanıza bile neden
olabiliyor. Yine de bedenlerini kadavra olarak bağışlayan insanların yaptığı bu bağış çok değerli, birçok
şeyi bu kadavralar sayesinde görüp öğreniyoruz.

Son olarak bir uyarıda bulunayım. Kadavraları gördüğümüz laboratuvarlar aşırı derecede formaldehit
kokuyor ve bu koku ciddi anlamda rahatsız edici. Tıp fakültesini tercih edecek arkadaşlara önden bir
uyarı olsun bu da 🙂
10- Sınav sisteminiz diğer fakültelerden daha farklı. Sınav sisteminizi bize biraz anlatabilir misin?
Bizim derslerimiz diğer birçok fakültede olduğu gibi ayrı ayrı işlenmiyor. Yani fizyoloji, biyokimya,
anatomi gibi ayrı ayrı derslerimiz yok. Komitelerimiz (bizim okuldaki adı kurul) var. Bu kurulların
içinde bir konuyu bir bütün olarak ele alıyoruz. Örnek vermeden çok açıklayıcı olmadığının
farkındayım, hemen bir örnek vereyim. Mesela dolaşım sistemi kurulunda anatomi hocası gelip
dolaşım sistemi anatomisini anlatıyor, fizyoloji hocası dolaşım sistemi fizyolojisini anlatıyor gibi. Yani
bütün dersler tek bir konuya yönelik oluyor. Kurul sonunda da komitede anlatılanlara dair bir sınav
oluyoruz. Daha sonra yeni kurula başlıyoruz. Sene sonunda bütün kurulları kapsayan bir final
sınavımız oluyor.
Uludağ tıpta finalsiz geçme var. Her kuruldan en az 60 alırsanız ve ortalamanız 80’in üstünde ise final
sınavına girmeden doğrudan sınıfı geçiyorsunuz. Tabi 80 ortalama yapmak çok kolay değil. Yine de
finalsiz geçmek çok büyük bir avantaj. Finalin stresinden ve büyük bir ders çalışma temposundan
kurtuluyorsunuz. Bu da size fazladan bir ay tatil demek.
11- Nasıl ders çalışıyorsun? Tıp derslerinde başarılı olmak için iyi bir ezberinin olması gerekli mi?
Ben bu sene sınava iki hafta – 10 gün kala çalışmaya başladım, ama çalışmayı son zamanlara bırakınca
biraz fazla yoğunlaşmanız gerekiyor. En iyisi mümkünse günü gününe çalışmak. İnşallah seneye
diyelim artık 🙂
Ben genelde yazarak çalışıyorum ancak her şeyi yazarsanız konuların yetişmesi pek mümkün değil. Bu
nedenle önemli yerleri veya unutmamın muhtemel olduğu yerleri yazarak çalışıyorum, geri kalan
kısımları da slaytlardan okuyorum.
Ben çok ezber insanı değilim ama tabi ki belli noktalarda ezber gerekiyor. Latinceyi çözmeye
başlayınca birçok terim ezber olmaktan çıkıyor; isimlendirmenin mantığını çözdüğünüz için ezber
yapmak zorunda kalmıyorsunuz. Mekanizmaların da mantığını anlayarak öğrenirseniz onları da
ezberlemekten kurtuluyorsunuz. Geriye bazı küçük ezber noktaları kalıyor sadece.
12- Pratik dersler ne zaman başlıyor?
Birinci sınıftan itibaren tansiyon ölçme, stetoskop kullanma, el yıkama, eldiven giyme (kulağa biraz
komik geldiğinin farkındayım ��) gibi pratik derslerimiz başlıyor.
13- Hastanede eğitim almaya ne zaman başlıyorsunuz?
Üçüncü sınıfın sonlarına doğru makrosistem kurulu ile hastaneye girmeye başlıyoruz. Ama asıl 4.
sınıfta hastanede eğitim almaya başlıyoruz. 4,5,6. sınıflarda hastanede eğitim alıyoruz.
14- TUS nedir? Bölüm seçimi ne zaman yapılıyor?
Tıpta uzmanlık sınavı. Mezun olduktan sonra bir dalda uzmanlık yapmak isteyen hekimlerin girdiği bir
sınav. TUS’a girdikten sonra aldığınız puana göre bölüm seçiyorsunuz.
15- Tercih döneminde olan arkadaşlarımıza okulunu ve bölümünü tavsiye eder misin?
İnsanı, biyolojiyi, çalışmayı ve en önemlisi öğrenmeyi seviyorsanız bölümümü tavsiye ederim ama tıp
sadece para veya saygınlık kazanmak için okunacak bir bölüm değil. Çünkü çok ciddi bir iş yükü var ve

bunlara sahip değilseniz okumak tam bir eziyet olabilir. Okulumu tavsiye eder miyim? Burayı
seçtiğime ve devam ettiğime göre tavsiye etmem gerek galiba 🙂
16- Son olarak üniversiteye yeni geçenlere önerilerin/uyarıların var mı?
Ben de daha yeni sayılırım belki ama hayatı biraz akışına bırakmak lazım sanırım. Sıkıntılar, dertler bir
şekilde çözülüyor; önemli olan zamanımızı verimli ve değerli geçirmek. Üniversite yılları da kendimizi
ve geleceğimizi inşa etmek için çok kıymetli, değerini bilmek lazım.