Düşüncelerini toparlayamıyordu. Daha fazla duramadı ayakta ve sandalyeye yığıldı. Etrafına bakındı, pencereden süzülen ay ışığı odayı aydınlatıyordu. Oda küçüktü, köşede bir yer yatağı hemen yanında çürümüş tahta parçalarının zorla benzemeye çalıştığı dolap duruyordu. Odanın küçüklüğü şaşırttı onu tekrar, başka eşya olup olmadığına bakındı. Üzerine oturduğu sandalye tam pencerenin önündeydi. Tam karşısında ortasından aşağıya doğru bir yarık uzanan kapı vardı. Sonra gözleri yavaşça aşağı kaydı ve üzerinde dağılmış bir kâğıt yığını olan masayı gördü. Yüzünün yandığını fark etti o an. Panikle elini yüzüne götürdü. İlk çıktığında yüzünü yakan bir sıcaklığı olsa da çok geçmeden soğuyordu gözyaşları. Yüzünde donduğunu hayal etti buruk bir gülümsemeyle ve yatağa geçti.
Devamını Oku