Seviyorum insan tanımayı ve bazı insanlarla aynı döneme denk düşmüş olmayı. Ömer Lütfü Mete’yi de yakın bir zamanda tanıdım, malum artık tanımak demek yüz yüze tanış olmak anlamını taşımıyor, mekanı cennet olsun inşallah. Kendisinden bahsedilen bir yazıyı görmem üzere onu biraz araştırmak isterken hayatını anlatan bir belgesel izledim, yaklaşık bir saatlik belgeselden işittiğim şu iki kelime epeydir aklımda dönüp dolaşıyor: ”Besmeleli meslek”.

  “Ömer abi tek kelimeyle bir Müslümandı, nazenin bir duruştu.” Arkasından böyle diyorlar dostları. İnsan başka ne densin ister ki arkasından. Başka ne muradımız olabilir ki zaten bu hayatı yaşamış olmaktan.

  Derviş meşrepli, deli yürek bir şair diyorlar. Gazeteci aynı zamanda. Mete mesleğe başladığı ilk yıllarda, ilk genel yayın yönetmeninden “Gazetecilik besmelesiz meslektir.” sözünü işitmiş. Bunun üzerine de derdinin bir parçası bu mesleği besmeleli meslek haline çevirme mücadelesi olmuş. Peki nedir “Besmeleli meslek”?

      Mesleği seçmekten muradımızı sorgulamalı. Bir sınava gireceksiniz dediler girdik; ilkinde oldu veya bir dahalarını denedik. Bir şekilde bir yola girdik. Bu yolun sonu düzlük mü bilmedik ama bu yol seçimi hayatımızın nasıl şekilleneceğini tayin edecekti, emindik. Hayatımın şekillendiği bu noktada gayemin adımın önündeki unvan olmasından korkarım. Çünkü varoluşsal kimliğimizi belirten bu unvan olamaz, olmamalı. Ama o unvan, o meslek bizi bir konuma getirdiyse artık o konumda yaptıklarım ve yapacaklarım benim kimliğimi belirtir. Bir de meşrepten bahsetmeli tabi; yaradılış, huy, su içilen yer. Galiba geleceğimiz o konumda meşrebimizi koruduğumuz, değer yargılarımızdan sapmadığımız kadar insanız kimliğimizde ve tabi emek, sebat, kanaat gibi kavramlar da girmeli gündemimize. Sorunun cevabı tam olarak yok bende; işimizi haktan yana, hakkıyla yapmakta saklı belki de .Ama şunu anlıyorum ki mesleğimiz “Besmeleli meslek” olsun istiyorsak, zora talibiz demektir. Yorulmaya hazırız demektir. İbrahim Tenekeci’nin çok hoşuma giden bir sözünü iliştireyim buraya: “Bir yorgunluk düşünün, kendinden razı.” Sanırım böyle olunca yaptığımız meslek ibadete dönüşüyor, yanında tüm fırsatlarıyla ve imtihanlarıyla ve yorgunluğumuz bile razı oluyor yaptığımız işe.

   O’nun adı ile yapılan işler ebediyete gidecek ve iki cihanda da yoldaş olacaksa bize, duamız olsun inşallah, mesleğini besmeleli mesleğe dönüştürenlerden olabilmek.

Selam ve dua ile..