Kudüs, Miraç’ın şehri Kudüs. Kalbimin Kudüs’ün yandığı gibi yandığı, bir cevap aradığı vakitlerdi Kudüs’te staj yapmaya karar verdiğim vakit. Daha önce Kudüs’e 7-10 Aralık 2017’de gitmiştim, yangının 100. yılında. O ziyaretimde Zeytindağı’nda bir hastanemiz olduğunu ve bu hastaneye daha önce staja gidenler olduğunu duymuştum.

Aradan bir sene geçmesi, Kudüs’e özlemimin körüklenmesi gerekiyormuş anlaşılan oraya staja gitmenin hayalini kurmak için. Kudüs işgal altındaydı ve benim önümde bir sınav kağıdı duruyordu. Ben bir marangoz değildim minber yapayım ve ben bir kumandan değildim Kudüs’ü fethedeyim. Sloganlar ve Kudüs Edebiyatı(?) ise kalbimi yormaktan daha fazlasına sebep olmuyordu. Bir şey yapmalıydım ve ben bir tıp öğrencisiydim. O halde Kudüslü meslektaşlarım ne yapıyordu, Kudüs’ün hastaneleri ne durumdaydı bilmem gerekiyordu. Bunları öğrenebilmemin tek yolu oraya staja gitmek gibi gözüküyordu benim için.

Karar verdikten sonra seyyahın hazırlık yapması lazımdı ve öncelikle bir yabancı dil öğrenmem gerekiyordu çünkü anlatacak hikayelerim, öğrenmek istediğim hikayeler vardı. Bunun için insanların Türkçe öğrenmesini bekleyemezdim. Sonra her ne kadar manevi bir yolculuk olsa dahi maddi bir birikime ihtiyacım vardı. Allah eninde sonunda yolumu açacaktı buna emindim lakin samimiyetimi göstermek için tasarruf yapmam gerekiyordu. Ben pediatriye meraklı olduğum için pediatriye başvurdum, kabul edildim, vizemi aldım. Artık yolculuk vaktini beklemem gerekiyordu. Şimdi bazılarınız düşünecektir: “Ben hiçbir vakıfta dernekte görevli değilim nasıl çıkabilirim bu yolculuğa?”.  Benim yolculuğum şahsi tanışıklıklarımın maddi ve manevi destekleriyle gerçekleşti. Sadece samimi bir niyete, bolca kavli ve fiili duaya ihtiyacınız var, unutmayın.

Filistin’e vardığımda beni bir sürü kardeşim bekliyordu. 3 hafta Abu Dis denilen bir ilçede kaldım. Her gün hastaneye giderken Utanç Duvarı’ndan, İsrail Kontrol Noktası’ndan geçmem gerekiyordu. “Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya” dizesi yoldaşım oldu bu süre zarfında. Hastaneye gelecek olursak; bağışlarla devamlılığını sürdüren iyi sayılabilecek donanımlara sahip bir hastane Al Makassed. Kubbetüs Sahra manzarasıyla gönülleri fethedecek bir konumda bulunuyor. Pediatri servisi Kanada Kızılhaçı trafından finanse edilmiş, yenidoğan ünitesi WHO tarafından bebek dostu olarak tescillenmiş. Yaklaşık 20 civarında asistan hekim var, pediatride nefroloji hariç bütün yan dalların hocaları var. Filistin’in referans hastahanesi anlayacağınız. Öğreneceğim hikayeler var demiştim; mesela Zuhir’i öğrendim. Zuhir Gazzeli, doğumdan hemen sonra yoğun bakıma alınmış. Ben oraya gittiğimde yaklaşık 70 gündür yoğun bakımdaydı. Annesi İsrail’den izin alamadığı için evladını göremiyordu. Zuhir’in bir başka hemşehrisi 5 ay yalnız yoğun bakımda kalıp; yalnız vefat etmiş. Oradaki çalışanlar anlattı bana da. Bunun haberini İngilizler yapmış. Bazen bebeklerin transferinin İsrail tarafından geciktirildiği için durumlarının daha da komplike hale geldiğini öğrendim sonra. Benimle beraber staj yapan bir Amerikalı öğrenci vardı, “Niçin geldin?” sorusuna “Politikaların sağlığı nasıl etkilediğini görmek istiyorum.” cevabını verdi. Biz ne kadar merak ediyoruz bizi daha çok ilgilendiren bu sorunun cevabını? Daha çok ilgilendiren diyorum çünkü oradaki politikaların etkilediği insanlar bizim insanlarımız.

Hastaneden çıkınca Mescid-i Aksa’nın ferahlığına bırakıyordum kendimi. Nasibin ne demek olduğunu öğrendim bu bir aylık süreçte, ezberlediğim daha başka bir sürü şeyi kalbime çıkardım. Yorgun düşmüş kalbim Kudüs’ün havası ve toprağıyla sırlanıp kuvvetlendi tekrar. 25 yıldır Kudüs’te yaşayan bir Türkle tanıştım, daha önce namaz kılmayı dahi bilmeyen. Daha farklı hikayeleri olan insanlarla tanıştım. Bir ay Mescid-i Aksa’nın cemaatinden oldum. Mescid-i Aksa’nın ağaçlarında gölgelendim. Dünya seyyahın bir ağacın altında dinlenip yoluna devam etmesi gibi imiş. Ben Aksa’nın ağaçları altında dinlenebildim elhamdülillah.

Gidin arkadaşlar! Sabahı beklemeden gidin, yazarın dediği gibi. Gidin ve bir hikayeniz olsun. Gidin ve bir minberiniz olsun. Gidin ve Aksa’nın şahitliğini kazanmaya bakın.

Ben elimden geldiğince size yardımcı olmaya, tecrübelerimi paylaşmaya çalışırım seve seve.

Buradan bana ulaşabilirsiniz: muratbabahanoglu@gmail.com