Sınırlı sayıda kişi ile biz gençlerin gündemindeki konulardan veya ihtiyaç duyduklarından yola çıkarak belirlediğimiz kavramları konuşarak ruhumuza, kalbimize şifa bulmaya çalıştığımız “Asidi Kaçmadan” etkinliğinde bu sefer konumuz “Merhamet” idi.

Sosyal medyada kendisini hastalarıyla yaşadığı merhamet dolu hikayeleriyle bildiğimiz Uzm. Dr. Zeynep Nur İncekara’nın konuşmacımız olduğu söyleşi; şu yoğun, sıkıcı ve bunaltıcı pandemi günlerinde yeniden mesleğe ve hayata dair motivasyonumuzu sağladığımız bir etkinlik oldu. Kendisine ve katılan tüm arkadaşlarımıza teşekkür ederiz. İşte etkinliğimizden bazı notlar:

“Merhamet olmazsa insandan geriye ne kalır?”

Merhamet acımak olduğu kadar “acıtmamak” tır. . Mesleki olarak da merhamet tam olarak burada başlıyor. Karşımızdakinin bir insan olduğunu, o anın onun için özel olduğunu ve bizim alışageldiğimiz şeylerin içerisinde aslında kendisi için çok da alışılmadık bir şey yaşamakta olduğunu görmek ve fark etmek gerekiyor.

“Halden anlamak” merhametin bir başka tanımı olabilir. Burada bakmak, görmek, farkında olmak kadar “harekete geçmek” de anlam kazanıyor. Harekete geçiyor olmak için bazen “gülümsemek, geçmiş olsun demek, sırtını sıvazlamak” ilk adım olabiliyor.

“İyiler yeryüzünün talihiyse; iyilik, yapanın talihidir” diyorsak o talihi kaçırmamak lazım. Anlık görmezden gelmelerimizle iyilik yapma talihini kaçırmış oluyoruz.

Hiç merhamet göstermeden de bu işi yapabiliriz ama şifamız muhakkak eksik kalacaktır. İyileşmek ile şifa başka şeylerdir. Bizim iyileşmekten murad ettiğimiz şey “hastalık” her ne ise onun bertaraf edilmesidir. Oysa insan sadece laboratuvar sonuçlarından, tomografi görüntülerinden ibaret değildir. Şifa ise tam olarak “insan” faktörü ile alakalı bir şeydir. Bu bağlantıyı da ancak merhamet ile sağlayabiliriz.

Sabretmek de, azmetmek de, fedakârlık yapmak da, harekete geçmek de merhametin bir parçası.

Merhamet her şeyden önce insanın kendine verdiği bir hediyedir. İnsanı güzelleştirir. İnsan merhamet ederken sadece karşısındakine iyilik yapmış olmuyor kendisinde de birçok şeyi onarmış oluyor.

“İyiliğin düşmanı kötüler değildir; iyiliği suiistimal edenlerdir.”

Her şeyde olduğu gibi yine merhamette de bir denge olması gerekiyor çünkü adaletin olmadığı yerde merhamet ediyorsak bu bir başkasına zulüm olabilir. Merhametimizin de adaletli olması gerek.