İngiltere’de Uzmanlık İle İlgili Merak Ettiklerimizi Doç. Dr. Levent Bayam’a Sorduk.
1)Öğrenim hayatınız nasıl geçti? İngiltere’ye gidene kadarki süreçte yaptıklarınızdan bize kısaca bahsedebilir misiniz?
Öncelikle böyle bir ilginin olması çok güzel. Bizim gittiğimiz zaman çok az Amerika’ya ilgi vardı ama 20 yıl öncesinden bahsediyorum tabi. İngiltere’ye çok fazla gelen yoktu. Bu ilginin olması çok güzel benim açımdan.
İngiltere’ye gelmeden önce bahsettiğiniz gibi Cerrahpaşa İngilizce Tıp’ı bitirdim. Sonra 1 yıllık bir mecburi hizmete gittim. Ondan sonra da Aile Hekimliği’ni tercih ettim ki o zamanlar çok iyi bulduğum bir uzmanlık alanıydı. İyi bir klinik tecrübe oldu benim için. Ancak bu süre içerisinde yurtdışı planlarını yapıyorduk. Tabi bu yurtdışı planı 5 dakikada verebileceğiniz bir karar değil. İki yıllık bir süre içinde bu planlamaları yaptık ve buraya gelmeye karar verdik. O süre içinde yaptıklarım da Tıp Fakültesi dışında Aile Hekimliği ve gerekli klinik bilgileri almaktı.
2)İngiltere’ye nasıl karar verdiniz, karar verme aşamasında neler yaşadınız? Bu süreç boyunca çok zorlandım dediğiniz bir an oldu mu?
Ben o zaman henüz evli değildim. Karar verme sürecinden o zamanki nişanlım, şimdiki eşimle beraber geçtik. Belki Amerika da düşünülecek bir yer olabilirdi ama biz İngiltere için tercihte bulunduk. Araştırma süreci 2 yıllık bir süremizi aldı. Neden İngiltere? Aslında o sırada İngiltere’de sadece bir tanıdığımız vardı. Bunun dışında o zamanlar İngilizce ile alan ülkeler ve sınavla alan ülkeler çok fazla değildi. Belki şimdi artmıştır ama genelde Amerika, İngiltere, Avustralya ve Kanada alıyordu. Belki İrlanda alıyordu. Sınava girip de daha sistematik ilerleyen birkaç yer vardı zaten dolayısıyla seçebileceğiniz ülke sınırlıydı. Onlardan biri de İngiltere’ydi. Biraz da tabii eşimin geçmişi dolayısıyla böyle bir seçim yapmış olduk. Zorlandığımız şey ise nasıl gideceğimizi, bilgilere nereden ulaşacağımızı araştırmaktı. Çünkü o dönem internet yoktu, sorabileceğimiz kişiler yoktu. Ben çalıştığım yerde Aile Hekimliği yaparken araştırıp soruşturuyordum. Bilen var mı, İngiltere nasıl, tavsiye ederler mi diye. Yurtdışını bilen bir ağabeyimiz “İngiltere’ye gidersiniz. Biraz kebapçılık biraz da İngilizce öğrenip geri dönersiniz.” demişti. O zamanki bakış açısı bu şekildeydi yani. Dolayısıyla en zorlandığımız konu bilgi almak oldu diyebilirim.
3)Tıp Fakültesi için denklik nasıl alınıyor? Denklik başvurusu için gerekli belgeler nelerdir?
Bunlar zamanla değişebiliyor ama öncelikle bir Tıp Fakültesi diplomanızın olması gerekiyor. Bizim gittiğimiz zaman Türkiye’den tanınan Tıp Fakültesi sayısı çok fazla değildi. Şimdi bildiğim ve takip ettiğim kadarı ile bütün resmi tıp fakülteleri kabul ediliyor. Özel Tıp Fakültesinde okuyan arkadaşlarımın bu konuya bakmaları gerekir. Dünya Tıp Fakültesi listesinde olanlar kabul ediliyor. Sakarya’da olduğumuz için biliyorum, ben bakmıştım Sakarya Üniversitesi o listede geçiyor. Ama sonradan öğrendiğim kadarıyla listede geçiyor olsa bile oradan kimse gitmemişse birtakım ek işlemler gerekebiliyor. Yine de sonuç olarak fakülteniz bu listede geçiyorsa gelebiliyorsunuz. Size şöyle bir örnek vereyim. Eskişehir’den mezun olan bir Türk arkadaş buraya gelmiş ve kalmaya karar vermiş. Ama o zamanlar İngiltere Eskişehir diplomasını tanımadığı için sınava girememiş. 7 yıl boyunca beklemiş ve 7 yılın sonunda sınava girebileceğine dair bir mektup aldı. Tabi şimdi resmi olan bütün tıp fakültelerinin diplomalarını tanıyorlar.
Denklik sınavla kabul ediliyor. Araştırdıysanız biliyorsunuzdur. Bir İngilizce sınavı şartı var. IELTS kabul ediliyor. Temel olarak IELTS sınavında 7,5 alma şartı var. Bununla beraber PLAB 1 ve 2’yi geçmek gerekiyor. PLAB 1 dönem dönem değişiyor ama çoğunlukla teorik sorular oluyor. Bazen bunların arasında resimli soru olabiliyor. PLAB 2 ise pratik 16 veya 18 istasyondan oluşan bir sınav. Denklik için bunları geçmeniz gerekiyor.
4)IELTS’in zorluk derecesi nedir?
Kadınsanız daha kolay erkekseniz daha zor olan bir sınav diyebilirim. Ben bunu keşfettim. Zannedersem erkeklerin dil yeteneği daha sınırlı. Ben eşime kıyasla daha çok zorlandım. İngilizce Tıp Fakültesinden mezun olmama rağmen zorlayıcı bir süreçti. Türkiye’de görmüş olduğumuz İngilizce biraz daha teorik. Konuşmayı ve dinlemeyi çok fazla geliştiremediğimiz bir İngilizce öğrenimi var. Yıllar içinde değişmekle beraber hala %100 o seviyeye gelmiş değiliz. O yüzden benim için tıbbi sınavlardan daha zordu dil sınavını geçmek. Zaten birkaç denemeden sonra alabildim. Kadınlar için daha kolay dememin sebebi de Allah vergisi mi denir, bazı insanların dile yeteneği daha fazla olur. Bu bende yoktu.
5)PLAB 1 ve 2 için deneme sınırımız var mı? Sınavlara kaç kere girebiliyoruz?
Her dönem birtakım farklı kurallar geldiği, dönem dönem değiştiği için biraz araştırdım. IELTS sınavını geçtikten sonra 2 yıl içinde PLAB sınavını almanız gerekiyor. Eğer almazsanız IELTS’e tekrar girmeniz gerekiyor. PLAB 1’i 4 sefer, PLAB 2’yi 4 sefer deneyebiliyorsunuz. Bu aslında sadece PLAB sınavları için değil, İngiltere’deki tüm sınavlar için; cerrahi sınavları olsun, fellowshiplik sınavları olsun, hepsi için az çok böyle bir şart var. Yıllar ve süreç değişmekle beraber çoğunlukla böyle. 4 hakkın bazen bazı istisnaları olabiliyor. 4 seferde ve 2 yıllık süre içinde hala alamadıysanız bazen birtakım zorlama şartlar içinde 5. hakkı verebiliyorlar. Birtakım ilerlemeler yaptığınızı ispat edebilirseniz, mesela 1 yıllık tıpla ilgili master bitirdiğinizi ve onun belgesini aldığınızı kanıtlarsanız nadiren 5. şansı da veriyorlar. Ama sınır olarak 4 hakkınız var ve 2 yıl içinde geçmeniz gerekiyor.
6)Dil sınavına İngiltere’de mi girmemiz gerekiyor yoksa Türkiye’den göndereceğimiz dil belgesi yeterli mi?
IELTS ben girdiğim zaman Türkiye’de yapılıyordu. O zaman İngiltere’nin resmi olarak tanıdığı British Council yapıyordu bu sınavı. Birçok kişi dil sınavı almaya İngiltere’ye gidemiyor, bunun için vize alması kolay olamayabiliyor. Bu sınav birçok ülkede yapılıyor zaten. Ülkedeki IELTS sınavını resmi olarak kabul ediyorlar. Onun da az önce bahsettiğim gibi 7,5 ortalamasının olması gerekiyor. Nadiren İngilizceyi doğal olarak konuşan ülkelerdeki İngilizce Tıp Fakültesinden mezunsanız sınavsız kabul edebiliyorlar ama bizim ülkemiz o şartları sağlamıyor. Bizim için IELTS şart.
7)İngiltere’de aldığımız uzmanlık başka Avrupa ülkelerinde veya Türkiye’de de geçerli oluyor mu? Türkiye için denklik alma süreci nasıl ilerliyor?
Denklik açısından İngiltere’deki sistem Türkiye’ye kıyasla biraz fazla karışık. Türkiye’de TUS sınavına giriyorsunuz, onu geçiyorsunuz. Ondan sonra tercihlerinizi söylüyorsunuz. Onlardan birine puanınız yeterse yerleşiyorsunuz. Ama İngiltere’de öyle değil. İngiltere’de çok farklı seviyeler var. İngiltere’de uzmanlık eğitimi almak yaklaşık 12-13 yılı buluyor. Burada sınavlar ayrı seyreder, işler ayrı seyreder. Sınavlarla bağlantılı olarak işi almazsınız. Sınava girersiniz ama sınavı geçmeniz size belgeyi almanızı, eğitimi almanızı sağlamaz. Biraz karışık bir olay var. PLAB sınavlarını geçtikten sonra tamam beni alacaklar diye bir şey yok. PLAB sınavlarını geçiyorsunuz ama bir bakıyorsunuz birçok kişi geçmiş bu sınavı. Asıl önemli olan iş bulmak, özellikle de ilk işi bulmak. Ne olursa olsun, 1 aylık-3 aylık bir iş olsa bile o işi bulmak sınavları geçmenin ötesinde bir olay.
8)Uzmanlık için İngiltere’de önerebileceğiniz alanlar var mı?
Bir söz vardır İngiltere’de çok kullanılır: “Doğru yerde doğru zamanda bulunmak.” diye. Sizin şahsi olarak bir tercihiniz olabilir. En büyük cerrah olmayı, dahiliyeci olmayı isteyebilirsiniz. Bu sizin kişisel bakış açınızdır ama bir de dünya çapında bir bakış açısı var. Bunu söylemeden geçmek yanlış olur. Bu ülkeler ekonomik olarak veya politik olarak niye dışarıdan doktor alıyorlar? Çünkü kendi açıkları var, açıklarını kapatmak için alıyorlar. Dolayısıyla ülkenin açığı aile hekimliğindeyse siz bazen ağzınızla kuş tutsanız da cerrah olamayabilirsiniz. Çünkü çok sınırlı sayıda kontenjan vardır ve o kontenjanı da çoğunlukla yerli olanlar doldurur. Sizin düşünceniz ile gideceğiniz yerin genel politikasının uyuşması lazım. Şu an dünyada nereye gitseniz Aile Hekimliği işi revaçta olabilir çünkü orada büyük bir eksik var. Bu İngiltere dışında Kanada’da, Avustralya’da da böyle. Yani ülkenin o zamanki şartlarında ne eksik olduğuna bağlı bir durum. İngiltere’de dönem dönem bunu yaşadığımız oldu. Belli şeyler eksiliyor, o açıkların kapatılması gerekiyor. Mesela bir dönem kadın doğum revaçtaydı, herkes kadın doğuma girmeye çalışıyordu ve iş bulmak mümkün değildi. Ama öyle bir zaman geldi ki bu medico-legal, dava durumları ortaya çıkınca uzun süre eleman alınamadı ve bir açık ortaya çıktı. Bu alanı düşünenler daha kolay iş bulmaya başladılar. Bu her ülke bazında farklı ama böyle değişiklikler olabiliyor. Yine de genel olarak söylemek gerekirse hem Amerika’da hem İngiltere’de olsun cerrahi branşlara girmek çok daha zor. Çok daha fazla rekabet gerekiyor, çok daha fazla uğraşmanız gerekiyor. Ama aile hekimi olsun, temel bilimler olsun belki fizyoloji, histoloji, patoloji daha az uğraşla iş bulunabilir. Tamamen ülkenin o günkü şartına ve ülkenin o konudaki politikasına bağlı bir durum. Sizin isteğinizle o zamanki durumun birbirine uyuşması lazım.
9) Çalışmak için hangi şehirleri tavsiye edersiniz?
İngiltere denildiğinde herkesin aklına Londra gelir ve Londra’ya giderler. Orada hastane sayısı da doktor açığı da çok fazladır ama oraya gitmek isteyenler de çok fazladır. Bu yüzden Londra’da iş bulmak daha zor olabilir. Kuzey İngiltere ve İskoçya’ya doğru iş bulmak daha kolay olabilir. Amaç ilk başta en iyi yerde olmak değil, burada Türkiye’deki gibi bir sistem yok. İlk işinizi bulmak, çalıştığınız yerden daha önemli. Bu açıdan Göller Bölgesi, Manchester’ın yukarı tarafları, İskoçya’nın bazı uç bölgeleri daha kolay olacaktır.
10) Oturma izni almak ve ailemizi yanımızda getirmek için istenilen koşullar nelerdir?
Özellikle ilk sınavı geçtikten sonra ikinci sınav için daha uzun süreli bir vize verirler. Çünkü ikinci sınavı genelde İngiltere’de almanız gerekir. Aile olarak geleceğiniz zaman ise aileden biri iş bulursa genelde bu sorun olmuyor.
11) Uzmanlık eğitimini aldıktan sonra uzmanlık yaptığımız hastanede mi çalışmaya başlıyoruz yoksa bizi başka bir hastaneye mi yönlendiriyorlar?
Sınavı geçmeniz ile uzmanlığa başlamanız farklı konular. Burada iş bulmak sınavlardan daha önemli bir konu. İşi nerede bulduğunuz önemli değil. Türkiye’deki gibi mecburi hizmet yok. Çalıştığınız hastanede iş bulacaksınız diye bir şart yok. Buradaki kadrolar sınırlıdır ve bu sayı yıllar içinde değişmiyor. Dolayısıyla bir yerde kadro tamsa orada iş bulamazsınız. NHS jobs UK gibi iş sayfalarından size uygun olanları bulabilirsiniz.
Bazen bir işe 100 kişi başvurur, onlardan sadece 5-6 kişi görüşmeye gider, görüşme sırasında kim daha yüksek skor alırsa işi o alır. Yani direkt bir yere başvurup iş bulmak gibi bir durum yoktur burada.
12) Uzmanlığa seçilme sürecinde öğrencilik döneminde yaptığımız bilimsel araştırmaların ve yayınlanmış çalışmaların katkısı ne kadar? Okuduğumuz okulun akredite olması önemli mi? Bir öğrenci olarak şimdiden ne yaparsak faydası olur?
Bir yayınınız, bir bildiriniz varsa bunlar her zaman avantaj sağlayacak şeylerdir. PLAB sınavında sadece geçme veya kalma durumu var. Geçtikten sonra herkes her anlamda eşittir. Kimsenin skoruna bakılmaz, bunun CV’nize bir katkısı olmaz. Ama elbette CV’nizde yer alan toplantılar vs. önemli katkı sağlar. Mezun olduğunuz okulun burada hiçbir anlamı yok, yeter ki siz PLAB sınavını geçmiş olun ve CV’niz kuvvetli olsun. Sınavı geçtikten sonra burada referans almak için gözlemcilik yapmak zorundasınız. Başka şeylerden ziyade bunlarla daha çok iş bulursunuz.
13) Asistanlık süreleri ortalama kaç yıl?
Burada “foundationyear” vardır. Kabaca bizdeki intörnlüğe denk gelir ama tam öyle değildir. O bazen 1-2, bazen 3 yıl sürer. Ondan sonra SHO seviyesi vardır, bu da 1, 2, 3 bazen 4 yıl sürer. Bundan sonraki seviye uzmanlığa göre değişmekle beraber 4-5 yıl sürebilir. Bunların toplamı en az 10 yıl sürer. Ama İngiltere’de nerede iş bulursanız oraya gidersiniz. Bazen foundationyear seviyesinde birkaç yıl kalırsınız çünkü SHO olarak iş bulamazsınız. Bazen SHO seviyesinde 7-8 yıl kalabilirsiniz. Örneğin Irak’ta plastik cerrahı olan bir arkadaş vardı ama burada plastik cerrahı olarak çalışması mümkün değildi. Ortopediye geçti ve bizimle beraber aynı seviyede yaklaşık 10 yıl çalıştı. Yani burada birçok kademe var ve kademeler arasında belli bir süre yok. En üst seviyeye ulaşmak 10-15 seneyi bulabiliyor.
14) Uzmanlık sürecinde ve sonrasındaki maaşlar İngiltere’de rahat bir yaşam sürmeye yeter mi, uzmanlık alanları arasında maddi açıdan çok fark var mı?
İngiltere’deki sistem çok devletçi bir sistem. Türkiye’de özel hastane, özel muayenehane oranı %45 civarı, İngiltere’de ise bu %10-15. Dolayısıyla İngiltere’de NHS %85-90. Bu neredeyse herkesin devlette çalıştığı anlamına gelir. Orada da ücret kademeye göre değişir ama uzmanlığa göre değişmez, her uzmanlık az çok aynı parayı alır. Eğer tecrübeliyseniz asistanlık ve uzmanlık arasında da çok fazla ücret farkı olmaz. Önemli olan tecrübe ve seviyedir. Farklı olarak sık nöbet tutarsanız daha fazla nöbet parası alırsınız, yoğun nöbeti olan kişiler biraz daha yüksek ücret alabilir. Bazen de dışarıdan iş yapabilirsiniz. Örneğin standart kontratınız haftada 37,5 saat ama siz daha fazla çalışmak istiyorsanız bunu 60 saat yapıp daha fazla para kazanabilirsiniz. Para kazanmak bu şekilde değişebilir ama uzmanlık dalından uzmanlık dalına çok fazla değişmez.
Doktorlar diğer mesleklere göre daha fazla para kazanan gruptadır. En üst iki üç gruptan biri doktorlardır. Ama İngiltere’de en üst seviye ile en alt seviye arasında para farkı çok azdır. Dolayısıyla öğretmen de az kazanmaz, doktor da aşırı fazla kazanmaz. Her ikisi de belli bir standartta yaşamını sürdürecek seviyededir. Aile olarak geliyorsanız ve eşlerden sadece biri çalışıyorsa o zaman bütçenizi biraz daha kontrol etmeniz gerekir.
15) Sizce İngiltere’de uzmanlık yapıp oraya uzman doktor olarak gelmek mi yoksa orada uzmanlık yapmak mı daha avantajlı?
Bence bu tamamen kişiye bağlı bir şey. Eğer yurt dışında kalıp orada çalışacağım diyorsanız mümkün olduğunca en erken yaşta gidin. Çünkü buradaki sistem daha çok genç doktor arıyor ki onu yetiştirebilsin ve yetiştirdiği kişiyi ülkesinde tutsun. Ama amacınız yurtdışında kendinize bir şeyler katmaksa bu yolları kısa kesip PLAB sınavına vs. girmeden bir iki yıllığına gelme imkânınız var. Sponsorluk denilen şeyler var, uzmanlığı Türkiye’de bitirip belli bir aşamaya gelmişseniz sponsorlukla buraya çalışmaya gelebiliyorsunuz. Örneğin benim çalıştığım yerlere iki yıllık sponsorlukla gelebilirsiniz. Belirli bir maaş da alırsınız ama sadece 2 yıl kalabilirsiniz. Vizeniz 2 yıl içindir. Amacınız belli bir birikim elde etmek ve yurtdışındaki sistemi öğrenmekse bu denenebilir. Ama cerrahsanız yani girişimsel bir branşınız varsa genelde olaya gözlemci olarak katılırsınız ve bir çalışma yapamamış olursunuz.
16) Günlük rutininiz nasıl ilerliyor? Günde ortalama baktığınız hasta sayısı, çalışma süreniz, nöbetlerin yoğunluğu gibi açılardan değerlendirebilir misiniz?
Türkiye’deki kliniğimin önü her zaman çok doludur, insanlar ayakta bekler. Herkesin belirli bir randevu saati olmasına rağmen içeriye girmek için birtakım münakaşalarda bulunurlar. İngiltere’de herkes belirli bir sürede gelir. Kimse ayakta beklemez. Kimse ben önce gireceğim demez çünkü isimle çağrılırlar, münakaşaya izin verilmez. Ayrıca bir doktor izinliyse klinikteki doktor sayısı azsa hastalara tek tek telefon açılır, iptal edilebilenler iptal edilir. Böylelikle doktorun günlük olarak gördüğü hasta sayısı değişmez. Beklenmedik durumlarda bununla siz değil yönetim ilgilenir. Yani buradaki hasta bakımı bizim ülkemize göre çok daha rahattır.
17)Hekime şiddet var mı?
Çok zor, çok nadir. En ufak bir uyumsuzluk olduğunda hemen güvenlik görevlilerine haber verilir ve uyumsuzluk çıkaran kişi oradan uzaklaştırılır. Ben burada 16-17 senedir yaşıyorum, fiziki ya da ağır söz anlamında hiçbir şiddete maruz kalmadım. Nadiren acil bölümlerinde çok içip kendini kaybeden kişilerle sorun yaşanabilse de onlar bile çok kısa sürede çözülür. Burada yaşayanlar bilirler ki sonrası onlar için daha çok sorunlu olur. Mesela hastane sorun çıkaran kişiyi kara listeye alır ve hasta olarak bakmazlar.
18)İngiltere’de toplumsal ve sosyal hayat nasıl ilerliyor? Türkiye’den gittikten sonra orada size çok farklı gelen bir şey oldu mu?
Burada her gördüğünüz kişi size “Merhaba!” der, güler yüz gösterir. Bunun tanıyıp tanımamanız ile alakası yoktur. Tanımadığınız kişiler de size söyler, sokakta gördüğünüz kişiler de size öyle bir yaklaşımda bulunurlar. Eksiklik nerede? Türkiye’deki gibi samimiyet yok. Sadece o merhabada kalırsınız. Rahat, sıkı ilişkiler kurayım diyebileceğiniz ilişkiler yoktur burada. Ancak işte kendi ülkenizden insanlarla biraz daha samimi olursunuz. Dolayısıyla buradaki sosyal mesafe belli bir saygıya dayanır ama aynı zamanda uzak bir saygıdır.
Mesela diyelim insanlar kuyrukta bekliyor, herkes kuyrukta sırasında bekler. Kimse Türkiye’deki gibi öne geçmeye çalışmaz. Birisi bir şekilde sırayı bozarsa hemen uyarılır, zaten çoğunlukla kendisi hemen özür diler. Diğer bir taraftan Türkiye’deki toplumsal samimiyeti çok bulamazsınız burada. Tabi bunları şok oldum anlamında söylemiyorum. Buradaki yıllardır süregelen sistemin getirdiği şeyler bu şekilde. Herkes kendi hayatının biraz daha ferdi bir yaşam sürer burada.
19)Herhangi bir ırkçılık ya da yabancılara karşı önyargı ile karşılaştınız mı?
Öyle şeyleri direkt hiçbir zaman görmezsiniz. Olmaz anlamında söylemiyorum ama görmezsiniz. Çünkü burada o konular hassastır ve en ufak bir şey hissettiğiniz zaman delilleri ile beraber sunabilirsiniz sunduğunuz kişi hakkında çok rahat soruşturma açılabilir. Onun için yüzünüze karşı nerede olursanız olun dini olarak, fikirsel olarak, geldiğiniz ülke olarak, ırksal olarak direkt çağrışım yapacak bir şey size söyleyemezler, yapamazlar. Bu genel bir kuraldır. Ama tabii bu sizin gördüğünüz tarafı. Gözükmeyen tarafını da görmezsiniz. Mesela işe alınırken belki biraz da doğal olarak herkes kendi adamını yani buradan mezun olmuş belli bir mensubiyete sahip kişileri tercih edebilirler. Ama siz bunu hiçbir zaman bilmezsiniz. Çünkü kâğıt üstünde olmayan şeylerdir bunlar. Kâğıt üstünde herkes eşittir.
Günlük hayatta ise bu durum oturduğunuz bölgeye, komşularınıza bağlı olarak değişir. Bu konuda İngiltere’nin diğer Avrupa ülkelerinden biraz daha iyi, daha avantajlı olduğunu söyleyebilirim.
20)Size tekrar seçenekler sunulsa ve yeni bir tercih hakkı verilse bunu yine İngiltere’den yanımı kullanırsınız?
Doğrusu ben bu şekilde düşünmek istemem. Geriye dönmenin bir anlamı yok. Ben şu an yeni doçent oldum ve Türkiye’deki arkadaşlarımın hepsi profesör. Kendi ülkemde kalsaydım ben de şimdi nerelerdeydim diye düşünmenin bir anlamı olduğunu düşünmüyorum. Zamanında bir karar verirsiniz uyarsınız veya uymazsınız. O nereye götürürse sizi bir anlamda sizin tercihinizdir. Geriye dönüp bakmak sadece sizi kederlendirir mi diyeyim artık ne diyeyim. Buna gerek yok.
Bu arada bir tercih yanlış oldu tavsiye olarak şöyle bir şey söyleyeyim. Her zaman A seçeneği dışında B ve C seçenekleriniz olsun. Buraya gelirken her şeyi planlıyorsunuz, bütün işleri, ne kadar masraf olacak, şu olacak, bu olacak her şeyi planladıktan sonra olmadığını düşünün. Ne yapacaksınız? Bu sebeple bir B seçeneğinizin olması lazım. Olmadığında da çok takılmamalısınız çünkü herkes aynı şeyleri aynı şekilde başaramayabiliyor. Hani arkadaşlardan bahsetmiştim “Sadece orada dönerci olursunuz, İngilizce öğrenirsiniz geri gelirsiniz.” demişlerdi. Ben de derslerdeki arkadaşlara arada bir söylerim. “Kanada’da niye taksiye binmek güvenlidir? Çünkü şoförlerin çoğu doktordur.” Mesela İngiltere’ye geldiğimizde Londra’da bir taksiye bindik eşimle beraber. Şoför hoşsohbet biriydi ve başladı konuşmaya. Niçin geldiniz diye sorunca PLAB sınavına gireceğimizi söyledik. Adam şöyle bir cevap verdi: “Aa, ben de 4-5 yıl önce vazgeçtim artık sınavlara girmekten.” Doktormuş ve vazgeçmiş, şoförlük yapıyor. Yani illa herkes her şeyi %100 başaracak diye bakmamak lazım. Bazen başarırsınız bazen başaramazsınız. Sizi psikolojik olarak sorunlara, depresyona itmeyecek kafanızda devamlı bir diğer planınız olmalı. Türkiye’ye dönersem Türkiye’de zaten doktorum, şunu yaparım veya TUS’a çalışırım gibi kafanızı rahatlatacak düşünceleriniz olmalı. Yurt dışı çok kolay değil. Çok az masraflı da değil. Hem konsantre olmanız gerekiyor hem kendinizi vermeniz gerekiyor hem de maddi olarak da bir harcama yapmanız gerekiyor. Bir sınav 400-500 Pound. Türk parası ile 5000 lira demek. Bu parayla sadece bir sınava giriyorsunuz. Onun dışında mesela PLUB 2 sınavı için kesinlikle kursa gitmeniz lazım. O kurs çoğunlukla İngiltere’de oluyor. Bildiğim kadarıyla Türkiye’de yok. O kursun da fiyatı 500-600 Pound veya daha fazla. Dolayısıyla hem maddi hem manevi yorucu bir süreç. Bütün bunları planlayarak işe girmeniz lazım. İşe girdikten sonra da başka karar verir miydim vermez miydim diye düşünmenin bir anlamı yok. Kendinizi verebildiğiniz kadar vereceksiniz, ne kadar başarabiliyorsanız başaracaksınız. Geriye dönüp bakmanızın bir anlamı yok. Çünkü burada da elde ettiğiniz bir başarı oluyor. Bir anlamda seviye yükseltiyorsunuz. Karşınıza, amacınıza bir sınav koyduğunuz zaman seviyenizi de ona göre ayarlıyorsunuz. Daha fazla çalışıyorsunuz, daha fazla kendinizi veriyorsunuz. Ben bu yüzden gayet memnunum, başarabildiğim birçok şey var başaramadığım birçok şey de var. Ama benim açımdan felsefi olarak önemli olan o konuda mücadele etmiş, verebildiğim kadar kendimi verebilmiş olmak.
21)Spor hekimliği için İngiltere uygun bir ülke midir?
Her ülkede ne yaptığınıza ne istediğinize bağlı belli bir uygunluk vardır. Spor hekimliği için de belli şartlar var. Spor hekimliği için 2 çeşit öğrenim görebilirsiniz burada. Bir spor hekimliği masterları var, onları bitirebilirsiniz. Bir de uzmanlık gibi yapabilirsiniz. Master olarak yapmanız için hangi branşta olduğunuz fark etmiyor. Diyelim Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Ortopedi veya bağlantılı başka bir şey görüyorsunuz. Aynı zamanda Spor Hekimliği’nde kendimi ilerletmek istiyorum derseniz master yaparak amacınıza ulaşabilirsiniz. Buradaki spor kulüpleri ile bağlantıya geçebilir oralara da gidebilirsiniz. Bir de Spor Hekimliği uzmanlığı var. O da birtakım sınavları geçtikten sonra yapabildiğiniz 4-5 yıllık bir eğitim sonrası alabildiğiniz bir uzmanlık. Onun için de belli şartlar var. Aile hekimi olarak veya dahiliye hekimi olarak onu seçebiliyorsunuz.
Burada Spor Hekimliği çok fazla yetişmiyor. Kadrosu çok sınırlı ve isteyen insan da yok. Ancak kendi ilgisi olan istiyor ama daha iyi para getirir, daha avantajlıdır gibi birtakım şeyler yok. İlginiz varsa düşünebileceğiniz bir branş. Daha Elit sporculara da ulaşabilirsiniz ya da saha hekimi olarak da çalışabilirsiniz.
22)Başka bir Avrupa ülkesinde ya da İngiltere’de gireceğimiz Board sınavı ile İngiltere’de uzmanlık yapabilir miyiz?
Türkiye’de bazı siteler var, medimagazin, farklı tıp siteleri. Bunları takip ediyorsanız birçok kişinin bu Avrupa Board sınavına girmeye çalıştığını görürsünüz. Geçen de çok kişi var, ürolojide olsun ortopedide olsun başka branşlarda olsun epey kişi geçiyor bu sınavı. Türkiye açısından o sınavı geçmek CV’nizi kuvvetlendirmenizi sağlar. Ama Türkiye Avrupa Birliği’nde olmadığı için size direkt çalışma hakkı vermez. Avrupa’da ise bu Board sınavı ile amaçlanan, herkesin serbestçe ülkeler arasında gezebilmesiydi. Avrupa Board sertifikası Avrupa’dakilere bir standart sağlayacaktı. Ama maalesef bu pratikte çok bir anlam ifade etmiyor. İngiltere için PLAB’ları veya diğer birtakım sınavları geçmediğinizde Board sertifikası size direkt çalışma hakkı tanımıyor. CV’niz daha kuvvetli olduğu için belki iş bulmanızda size kolaylık sağlar. Ama burada GMC’ye kayıt yaptırmadan hasta bile göremezsiniz. Board sertifikanız var ama GMC kaydınız yoksa bunun hiçbir önemi yoktur. Dediğim gibi belli aşamaları hallettikten sonra Board sınavı CV’nizi güçlendirmek ve iş bulmak açısından size yarar sağlayacaktır.